27 Ocak 2010 Çarşamba

RUHUM OLİMPİYATTIR

Ben Beşiktaşlıyım. Değişmez bu! Hasta değilim ama. Oldukça sağlıklıyım. Kanım siyah-beyaz değil,0 RH +. Gözümde fanatizm perdesi yok. Spora aşığım. Sadece fiziğini değil,kafasını da seviyorum. Sporda ki rekabet olgusuna, çalışma arzusuna, sporun ahlakına, disiplin anlayışına, devamlılık esasına vurgunum. Spor doğru yapılırsa, asla kaybedilmez sporda, buna inanırım. Tarafsızlığım bundandır. Ruhum olimpiyattır. Kaybetmeye olan isyanı ve kazanmaya olan inancı fena halde hayatla ilişkilendiririm. Gözüm kadar ruhum da doyar sporla. Bir olumsuzluk makinesi değilim ben. Hayat maratonunda güzel şeylere rastlama olasılığının azlığı, benim suçum değil. Belki gökkuşakları görmüyorum hep, yada kafamın üstünde ateş böcekleri uçuşmuyor ama güzel şeyler yakalarsam, değerlendirmeyi bilirim. Her asiste açığımdır. Takdir etmekten rahatsızlık duymam. Bunun beni zayıflatacağını düşünmem. Aksine bu erdem, büyütür beni!
Vizyon,derinlik hayatın her alanında olduğu kadar sporda da yaşamsal önem taşır. Öngörü değerli bir meziyettir. Doğru stratejiler belirlemek sizi kazanalar listesine sokar. Lojistik destek bir adım öne çıkartır sizi. Bilinçli planlamalar, yerinde hesaplar, riski en az yatırımlardan bazılarıdır. Satranca benzer hayat. Bundandır ki tüm sporların esas atası satrançtır bana göre. Ne kadar hamle sonrasını görebilirseniz okadar erken harekete geçer, önlemler alırsınız. Geçerli bir sistem kurmak, o sistemi iyi işletmek size hem maddi hem de manevi kazançlar sağlar. Gerçekten BÜYÜK olursunuz! Günü değil, günleri kurtarırsınız!

Bu açıdan bakınca, benim vizörümde beliren görüntü şudur: Galatasaray RİJKAARD'ı transfer ederek, sadece dünyaca tanınan, saygınlığı onaylanmış, başarıları taçlanmış bir futbol adamı getirmedi memlekete. Onunla beraber bir vizyon geldi Galatasaray'a. Metodları, futbolculara, camiaya yaklaşımları bir çok şeyi değiştireceğini gösterdi. En azından deneyecek o kesin! Elbette izin verilirse! Korkacak pek bir şey de yok çünkü kulübün tapusunu RİJKAARD'ın üstüne yapmayacaklar. BIG BOSS belli!

'Başka' bir adam olduğu anlaşılıyor FRANK'ın. Bir defa saçları çok sevimli. Basına karşı olumlu tutumu, kibarlığı, polemikten kaçınma gayreti hepimizi etkiledi. Hollanda'lı bir SALON ERKEĞİ ile tanıştık. Sportif başarı hiç bir zaman garantili bir bahis olmamıştır. Galatasaray FRANK yönetiminde şampiyon da olmayabilir. FRANK elbette hatalar yapacak, puanlar katbettirecek. Yanlış oyuncu değişiklikleri yapacak, oyunu 'okuyamayacak', geç kalacak. Dünyanın sonu mudur bu? Maya takviminden önce inanmamız gereken kıyamet bu mu olacak? Galatasaray her sene şampiyon olmadı ki! Olamaz da! Ama Cimbom yeni bir devir başlatarak çok ciddi bir adım attı. FRANK çok geçerli bir referans dünya futbolunda. Galatasaray'ın gençleri için heyecan verici bir figür her şeyden önce. Kendinizi, RİJKAARD onları izlerken, paf takımı oyuncularının yerine koysanıza bir! Dizler titremez mi? O çocuklar artık başka hayaller kurmuyor mudur uyumadan önce? Herkese iyi gelmiştir FRANK eminim. Çünkü öğretmenin de, öğrenmenin de yaşı yoktur! Bu çok da boş bir iddia değildir. Arda'nın sınıf atlaması, Mustafa Sarp'ın gelişimi, Caner'in dirilişi, Sabri'nin sakinliği, Servet'in olgunluğu tesadüf müdür? 'Efendiler!Maçtan önce kamp yapmaz ise, Türk oyuncular oynayamaz!' tezi, Türk oyuncusuna bir hakaret değil midir? Türk futbolcuları ilkokul öğrencileri olarak anılmaktan kurtulamaz mı? O vakit bu anlayışa göre, onlara verilmesi gerken en büyük ceza, tek ayak üzerinde, bir köşede dikilme cezası olmalıdır! Tür sporcusu profesyonelliği öğrenemez mi? Sahip olduğu sorumluluğu kavrayamaz mı? Fiziksel özellikleri dışında, mental gelişimleri de sağlanamaz mı? Bu kadar mı umutsuzuz? Durum buysa, herkes dükkanı kapatsın gitsin! Türk futbolcularına bir şans vermeyelim mi? Bence verelim. Eğer bu bir riskse, bu riski alalım! Ve birde takımın neredeyse yarısını da yabancı olduğunu hesaba katalım!

Galatasaray büyük iş yapmıştır. Bir kaç tane 'çok bilmiş' futbol yorumcusunun aksine, ben FRANK RİJKAARD'ın baya bir teknik direktör olduğunu, hatta tam anlamıyla bir HOCA olduğunu düşünenlerdenim. Galatasaray durmadı, durmuyor, durmayı da pek düşünmüyor gibi. LİNCOLN'le başlayan,TOBİAS, MEİRA, ELANO, KEİTA, KEWELL, NONDA, LUCAS, JO ve DOS SANTOS'la devam eden bir harekat içinde Cimbom. Ufukta ROBİNHO gözüküyor! En ilginç ve faydalı husus da kimse 'ROBİNHO gelmez ulan, yok artık!' demiyor,diyemiyor. Hoş bir özgüven var camiada, medyada. Her nekadar rakiplere endişe verse de bu durum, ben konuya çok olumlu bakıyorum! Gelinen bu noktada, alınması gereken dersler olduğunu düşünüyorum. Çıtanın yükseldiğini görüyorum. Umutlanıyorum!

Neredeyse dünya futbol haritasında KATAR ile denkleştirilmek üzere olan yurduma, halen geçerli, halen istenen,bilinen,sayılan futbolcuları sundu,sunuyor Galatasaray! Bu her takım için, 'ülke puanı' için çok mühim. Bu bilinçli bir uygulama mı, emri komutan mı verdi, yoksa tesadüf mü bilemem. Genel resme bakılırsa, sonuçlar çoğunlukla olumlu oldu. LİNCOLN'ün bu kadar kıymet bilmez ve amatör olacağını, TOBİAS'ın kırılganlığını kim tahmim edebilirdi? Sonuçta transferde risk hep vardır ve transferi kahinler yapmaz.

JO da sicili pek temiz bir arkadaşımız değil. O'nun da İSTANBUL gecelerinde kaybolma riski, buzda kayıp düşme riski, çapraz yan bağlarını koparma riski var. Tüm bunlar aynı pakette geliyor. Aynı durum SANTOS için de geçerli. Belki köpeklerini özlerler! Belki de uyum sürecini atlatamaz, depresyona girerler! En azından onların arabalarının direksyonları solda olacaktır büyük bir ihtimalle! Belki her ikisi de uymaz Cimbom'a. Doku tutmaz, bünye reddeder, bilemeyiz. Her organ nakli yüzde yüz garanti vermez. Tembel çıkarlar belki. Belki çok şımarırlar! O zaman da hesabı kime verecekleri unutulmasın! Herkesin bileti gidiş-dönüştür! Yine de hoş geldiler! Tanrı yardımcıları olsun! Biz de yardım edersek, belki POZİTİF olur bu nakil!

Peki ya sonuçlar çok olumlu olursa? Galatasaray'ın tüccar tarafı da kazanır böyle bir durumda zira bahsi geçen son iki ek parça çok genç! Ecnebiler bu duruma: A WIN, WIN SITUATION! diyorlar. Bu durumun yarattığı tek burukluk, HARRY'ye kıyılma ihtimali belki de! Belki FRANCO gider, Türk futbolu yeni,genç ve yerli bir 'file bekçisi'kazanır! Kronometreye basıldı. Bekleyip, göreceğiz. Keşke ASLANTEPE projesinde de herşey bukadar profesyonel yürüseydi. Umarım GALATASARAY stadı'na kavuşur biran önce. Ben de tatlımı alır, 'güle güle' oturuna giderim mutlaka.

Hersene şampiyon bir tane. Lig hep engebeli. Hava hep sürprizli. Futbol hep üç ihtimalli! Fener'i de yazacağım. Beşiktaş zaten hep aklımda. Trabzon'lu olduğum unutulmasın. İnanmayan burnuma baksın! Gönül koymasın kimse, alınmasın! Turcell Süper Lig'i kim 'götürür' bilemem ama GALATASARAY vizyon yarışında ŞİMDİLİK önde gibi!

1 yorum:

  1. İşte abi bu ya böyle insan olmak lazım. Nedir yani kendi takımın süper mükemmel karşı takım iyi bişey yapsa yada senin takımına gol atsa o... çocuğu. Nasıl bir mantıktır.

    Tebrik ediyorum, hem yazı çok güzel olmuş hemde şu spora karşı dürüst duruşun için.

    YanıtlaSil