26 Ocak 2010 Salı

PERUK ve JÖLE

Dünyaya bir daha gelecek olursam, futbol yorumcusu olmak istiyorum. Kayıtlara geçsin lütfen bu talebim! Herkesin zaten bedavaya yaptığı bir şeyi, para karşılığında yapıyor olmak eğlenceli olmalı. EASY MONEY! Yorum yaparken 'yeni' şeyler söyleyen çok az yorumcu gördüm ben. Nerdeyse bütün yorumcular aynı metni ezberden seslendiriyorlar. Spora programlanmış robotlar gibi. Rahatlar çok. Özne yüklem uyumu gibi detaylara takılmıyorlar pek. Bir şekilde anlaşıyorlar ama. Bir çok spor programını izlerken, belgesel izliyormuş gibi hissediyorum. Suçlamalar,hesap sormalar,infazlar,hakaretler,dayanağı olmayan iddialar havada uçuşuyor programlarda. Ne kadar sert olursa,program o kadar iyi. Küfer edenler oluyor canlı yayında. Youtube da izlenme rekorları kırıyor bu küfür videoları ama bir hafta sonra aynı yorumcu aynı koltukta aynı programda, belki biraz daha bronz bir şekilde oturabiliyor. Ne bir özür var, ne bir açıklama geliyor. Utanç duyulduğuna dair en ufak bir iz de yok. Biz buna kısaca: PİŞKİNLİK diyoruz! Sırtlarını dayadıkları nokta da 'Reklamın iyisi kötüsü olmaz!' önermesi. Unuttukları bir şey var ama: İnsanın aptalı akıllısı olur! Ayrıca bazılarımız reklamın iyisinin de kötüsünün de olduğu dünyalarda yaşıyoruz inatla!
Futbol yorumcuları camiası süper kucaklayıcı ve yüce gönüllü bir camia aynı zamanda. Kimse dışlanmıyor,kınanmıyor. (Erman toroğlu HADİSESİ ÇOK EXTREME BİR ÖRNEK MESELA. Diğer yandan sevindirici) Her gaf bir renk oluveriyor, her asılsız haber ifade özgürlüğü kapsamına alınıyor. Söylenenlerden 'alınan' olur mu hiç tartılmıyor. Dedikodu gazeteciliği diyorum ben buna. -Miş,mış'la haber yapılır mı? Bizde yapılıyor. Kırılan kalpler, üzülen insanlar önemsiz. CEVAP HAKKI diye biri var, o yaptırıyor tüm bunları, o şımartıyor,arka çıkıyor yorumculara. 'Nasıl olsa ben varım, siz yürüyün 'kafanıza' göre!' diyor. Jöle getirilen programlar izledik dehşet içinde! Kişilik hakları falan çok fantastik şeyler bir çok futbol programında. Misyonları var: Halkın haber alma hakkını savunmak! Tek tanıdıkları hak bu! Haber akışını sağlayan birer nehir yatağı hepsi yorumcuların!
Küstahlık,kısa ya da uzun hafıza kaybı,yalandan bilgelik,saplantılı olma durumu pek çok futbol yorumcusunun ortak özelliği. Barcelona başkanı : ' 6 Kupa alan takımın temelini RIJKAARD atmıştır!' derken 'RIJKAARD hoca moca değil!' diyebilecek kadar ileri giden otoriteler var! Garip bir 'ahkam kesme' hali içindeler. Hiç bir bilimsel veri yok ellerinde. Bir çoğunun şizofren yada en azından manik depresif olduğunu düşünüyorum. Bu yüzdendir ki hiç kızmıyorum onlara çünkü onları 'hasta' kabul ediyorum. 20 yıldır program yapan ve 'Evet, şimdi ÇIPLAK GÖZLE BANDIMIZI izleyelim.' diyen ustalar var. İsim vermemeyi tercih ettim çünkü liste çok uzar. Atladığım insanlar olur,üzülürüm. Bir çekinme hali içinde hiç değilim.
Garip ve mantıksız uygulamalarla dolu programlar. Mesela hiç kimse 'Haftanın hakemini' sadece canlı yayınlanan maçlardan seçmekte bir sakınca görmüyor! Diğer maçlar gazozuna mı?' Diğer maçlarda hakemlik yapanlar 'haybeye'mi kovalıyor pozisyonları? Hakem hocaları neden bunları 'süzemiyor'? Bu uygulamanın herhangi bir yerinde adalet olabilir mi? Aynı hakem hocaları 'Türkiye'de hakem makem yok kardeşim!' derken bir saniye düşünmüyor. 'Haftanın canlı yayınlanan maçlarının hakemi' yapsınlar adını bu seçimin, gıgım çıkmaz!
Hızlı da bir sektör futbol yorumculuğu sektörü. Görevinden emekli olan, DEVLER LİGİ'de yoksa, hemen televizyonda ,gazetede bir kariyere başlıyor. En çok da MHK eski başkanlarının, görevden alınır alınmaz hakem katliamlarına başlamasına gülüyorum . Ağlamam lazım aslında biliyorum. 'Bize yargısız infaz yapılıyor!' diye ağlayanlar ünvanlarından uzaklaşır uzaklaşmaz kuruveriyorlar idam sehpalarını meslektaşları için. Yazık! En çok da peruklu olana gülüyorum ben! O peruk okadar çok şey anlatıyor ki çünkü!
Kısa-uzun hafıza kaybı derken kastettiğim şeyi bir örnekle pekiştireyim: Daha iki ay önce bas bas bağırarak 'CANER ERKİN Galatasarayın oyuncusu olamaz!' diyenler, şimdi ' CANER büyük oyuncu!' diyebiliyorlar. Pişkinlik bu değilse nedir pişkinlik? Ufukta ARDA-CANER kıyaslamaları hatta CANER-MESSİ karşılaştırmaları görür gibiyim. Hata yapmanın en serbest olduğu sahalardan biri futbol yorumculuğu. Birde haddim olmayarak yorumculardan bir ricam olacak : Lütfen okuyun! Kitap okumasanız da olur. Mısır gevreği kutularının arkasını okuyun mesela ya da dvd kapaklarını. Yeter ki okuyun! Zira çok üzgünüm ama 70 kelimeyle yapıyorsunuz yorumlarınızı ki bu kelimelerin 20 tanesi teknik terim oluyor çoğu zaman: Taç,ofsayt,serbest atış,penaltı..vs.. Ben ofsayta 'opsayt' diyen yorumcu duydum. Bir çoğunuz hala 'geri iade' diyorsunuz.
Sanıyorum,I MADE MY POINT! Eğleniyorum aslında futbol programlarını izlerken. Pek bir şey de beklemiyorum. Bir şeyler beklediğim programlar var ama zaten onları da NTVSPOR'da izliyorum. Total futbol 'çetesini' seviyorum. Mavralarına takılıyorum bazen.
As a result-sonuç olarak-futbol programlarının ve yorumcularının, sporla pek bir ilgileri olduğunu düşünmüyorum. Daha ziyade bir REALITY SHOW ve SHOWMAN'ler görüyorum ben bu programlarda. Bir çok programı, bir çok yorumcuyu hiç ciddiye almadığım gibi, yapılanların bir çoğunun, standart zekalara bile hakaret olduğunu düşünüyorum. Yani çok kıymetli FUTBOL YORUMCULARI, ben YEMİYORUM!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder