17 Eylül 2010 Cuma

ZEMİN

Beşiktaş İnönü Stadı gerçekten şahane.
Manzarası, gördüğü,geçirdiği...Kazandığı, kaybettiği...
İnönü insanı heyecanlandırıyor. Daha evdeyken başlıyorsun heyecanlanmaya. Yolda daha da heyecanlanıyorsun. Varınca artık başka bir yerde olduğunu anlıyorsun. Orada olmak dışında her şeyi unutuyorsun.
Kostümlü bir balodur sanki futbol maçları. Yılın favori renkleri hiç değişmez. Tema aynıdır ama markalar farklı.
Umbro, Reebok, Adidas, Puma...
Lüks kafeler, restoranlar yok. Zaten tok gidiyorsun. Çok acıkırsan tükürük köftesi yiyiyorsun.
Guy Ritchie'nin çektiği bir futbol filmi Beşiktaş İnönü Stadı. Siyah-Beyaz!
Futbol Mabedi denir ya,tam da öyle bir yer İnönü. Gelenler futbola,takımlarına,oynayanlara tapıyorlar adeta.
En büyük stat değil belki. Tuvaletleri amonyak kokuyor hala. Ama atmosferi yoğun. Bıçakla kesilebilecek kadar hem de.
Koltukları rahatsız. Koltukları pis. Zaten kimse oturmuyor.
Tribünleri ısınmıyor ama kimse de üşümüyor. Kar yağıyor,insanlar çıplak.Kimse aldırmıyor.
İnönü eksik belki.
Kusurları var,evet.
Lakin fazla olduğu yönleri kapatıyor o eksikleri,kusurları. Örtüyor.
Birde bir zemin var İnönü'de son günlerde. Yeni bir zemin ama çoktan eskimiş gibi. Çim diyorlar fakat yeşil bile değil. Zaten çim gibi de kokmuyor.
Sarı gibi çokça. Beyaz diyen bile olabilir.
Delik deşik. Kötü niyetli. Tehlikeli hatta.
Şeref Stadı'na benziyor. Otel oldu Şeref Stad'ı. O da Boğaz manzaralı.
Top oynanamıyor o zeminde. Oynamaya çalışanlar, oynamak için toplananlar şaşkın.
Top bile şaşırıyor haline. Olmadık yerde zıplıyor, yönünü değiştiriyor. İtaat etmiyor en önemlisi!
Hesaplar karışıyor o zeminde. Yetenekler köreliyor. Oynanan, oynayanlar sıradanlaşıyor.
Kötüler kazanıyor. Çirkinler seviniyor.
Büyü bozuluyor, perde kalkıyor.
İnönü, herhangi bir yer oluyor!
Herhangi bir yer olmak İnönü'ye, Beşiktaş'a hiç yakışmıyor!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder